Microsoft, Çin merkezli yapay zekâ uygulaması DeepSeek’in şirket içi kullanımını, veri gizliliği ve dijital güvenlik riskleri nedeniyle tamamen yasakladığını açıkladı. Alınan bu karar, Microsoft’un kurum içi güvenlik protokolleri ve hassas veri koruma ilkeleriyle örtüşen bir adım olarak değerlendirildi. DeepSeek’in kullanıcı verilerini Çin’deki sunucularda depolaması ve içerik üretiminde tarafsızlıktan uzaklaşma ihtimali, şirketin bu yönde adım atmasında etkili oldu.
DeepSeek, son dönemde uygun maliyetli ve gelişmiş özellikler sunan modelleriyle küresel çapta dikkat çeken bir yapay zekâ şirketi olarak öne çıktı. DeepSeek, Çin menşeli bir yapay zekâ girişimi olarak, son yıllarda sunduğu düşük maliyetli ve ileri seviye dil modelleriyle küresel teknoloji piyasasında dikkat çekici bir ivme kazandı. Özellikle yazılım geliştiriciler ve veri bilimi uzmanları arasında hızla popülerleşen platform, kullanıcı dostu yapısı ve gelişmiş özellikleri sayesinde geniş bir kullanıcı kitlesine ulaştı. Ancak bu yükseliş, şirketin menşei nedeniyle bazı risk analizlerini de beraberinde getirdi. Ancak DeepSeek’in Çin bağlantıları, beraberinde gizlilik ve güvenlik odaklı bazı endişeleri de gündeme getirdi.
Bu durum, bazı ülkeler ve kuruluşlar tarafından uygulamanın yasaklanmasına yol açtı. Şirketin kullanıcı verilerini Çin sunucularında depolaması ve içeriklerde zaman zaman sansür uyguladığı yönündeki raporlar, alınan yasak kararlarının temel nedenleri arasında yer alıyor.
DeepSeek uygulamasını yasaklayan son büyük kurum ise Microsoft oldu. Şirketin teknolojiye olan yaklaşımında, yalnızca performans değil, aynı zamanda etik ve güvenlik kriterlerinin de belirleyici olduğu belirtildi. Smith, yasağın arkasında “veri güvenliği” ve “propaganda ihtimali” gibi ciddi gerekçeler olduğunu açıkladı.
Smith’in açıklamasına göre, DeepSeek’in veri politikaları çerçevesinde kullanıcı verilerinin Çin’deki sunucularda tutulduğu belirtiliyor. Çin yasaları, teknoloji şirketlerinin devletle iş birliği yapmasını zorunlu kılıyor. Bu da kullanıcı verilerinin Çin hükümetine erişilebilir hâle gelmesi anlamına geliyor. Ayrıca, uygulamanın bazı konularda sansür uyguladığına dair çeşitli örneklerin daha önce kamuoyuna yansıdığı biliniyor.
Microsoft’un aldığı karar yalnızca çalışanların uygulamayı kullanmasını yasaklamakla sınırlı değil. DeepSeek, Microsoft’un uygulama mağazasında da yer almıyor. Şirket, aynı gerekçelerle uygulamayı mağazasına eklememe kararı aldığını belirtti. Bu durum, teknoloji devinin konuyu ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor.
Gizlilik ve ifade özgürlüğü konusunda hassasiyet taşıyan pek çok organizasyon gibi Microsoft da kullanıcıların verilerinin kontrolsüz şekilde paylaşılmasına karşı duruyor. Bu yaklaşım, şirketin genel veri politikalarıyla da örtüşüyor.
Öte yandan Microsoft, DeepSeek’in R1 adlı açık kaynaklı modelini Azure üzerinden kullanıcılarına sunuyor. Ancak bu model, DeepSeek uygulamasından bağımsız bir araç olarak değerlendiriliyor. Brad Smith, R1 modelinin platformda yer almasının nedenini ise şöyle açıklıyor: “R1, uygulamadan tamamen farklı. Detaylı güvenlik değerlendirmeleri yapıldı ve potansiyel riskler giderildikten sonra hizmete açıldı.”
Smith, bu güvenlik önlemlerinin nasıl uygulandığına dair detay vermese de, şirketin yalnızca güvenlikten emin olduğu teknolojilere platformunda yer verdiğini belirtiyor. Bu sayede hem kullanıcıların korunması hem de şirket politikalarının sürdürülmesi hedefleniyor.
Microsoft’un DeepSeek’i yasaklama kararı, günümüzde küresel çapta faaliyet gösteren büyük teknoloji şirketlerinin benimsediği güvenlik merkezli stratejilerin somut bir örneği olarak öne çıkıyor. Dijital ortamda veri ihlallerinin ve içerik manipülasyonlarının artması, firmaları daha temkinli ve önleyici politikalar geliştirmeye yöneltiyor. Bu bağlamda Microsoft’un attığı adım, sadece bir şirket politikası değil, aynı zamanda sektör genelinde yükselen dijital farkındalığın bir yansıması olarak görülüyor. Özellikle yapay zekâ ve veri işleme alanlarında faaliyet gösteren kuruluşlar, hizmet sağlayıcılarının veri politikalarını yakından inceleyerek iş birliklerini şekillendiriyor.
Her ne kadar DeepSeek, yapay zekâ alanında sunduğu yenilikçi çözümler ve rekabetçi fiyat politikasıyla birçok kullanıcının ilgisini çekse de, şirketin Çin merkezli oluşu ve veri işleme politikaları uluslararası arenada ciddi çekinceler yaratıyor. Özellikle büyük ölçekli firmalar, kullanıcı verilerinin hangi ülkelerde saklandığı, kimler tarafından erişilebileceği ve üretilen içeriklerin tarafsızlığı gibi konularda daha hassas davranmak zorunda kalıyor. Bu nedenle birçok kurum, teknolojik kapasite ne kadar gelişmiş olursa olsun, güvenlikten ödün vermemek adına DeepSeek gibi platformlara temkinli yaklaşmayı tercih ediyor. Microsoft’un aldığı bu karar da bu eğilimin güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor.
DeepSeek, Gizlilik Endişeleri Nedeniyle Tartışma Konusu
DeepSeek, son dönemde uygun maliyetli ve gelişmiş özellikler sunan modelleriyle küresel çapta dikkat çeken bir yapay zekâ şirketi olarak öne çıktı. DeepSeek, Çin menşeli bir yapay zekâ girişimi olarak, son yıllarda sunduğu düşük maliyetli ve ileri seviye dil modelleriyle küresel teknoloji piyasasında dikkat çekici bir ivme kazandı. Özellikle yazılım geliştiriciler ve veri bilimi uzmanları arasında hızla popülerleşen platform, kullanıcı dostu yapısı ve gelişmiş özellikleri sayesinde geniş bir kullanıcı kitlesine ulaştı. Ancak bu yükseliş, şirketin menşei nedeniyle bazı risk analizlerini de beraberinde getirdi. Ancak DeepSeek’in Çin bağlantıları, beraberinde gizlilik ve güvenlik odaklı bazı endişeleri de gündeme getirdi.
Bu durum, bazı ülkeler ve kuruluşlar tarafından uygulamanın yasaklanmasına yol açtı. Şirketin kullanıcı verilerini Çin sunucularında depolaması ve içeriklerde zaman zaman sansür uyguladığı yönündeki raporlar, alınan yasak kararlarının temel nedenleri arasında yer alıyor.
Microsoft, Güvenlik Kaygıları Nedeniyle Kullanımı Durdurdu
DeepSeek uygulamasını yasaklayan son büyük kurum ise Microsoft oldu. Şirketin teknolojiye olan yaklaşımında, yalnızca performans değil, aynı zamanda etik ve güvenlik kriterlerinin de belirleyici olduğu belirtildi. Smith, yasağın arkasında “veri güvenliği” ve “propaganda ihtimali” gibi ciddi gerekçeler olduğunu açıkladı.
Smith’in açıklamasına göre, DeepSeek’in veri politikaları çerçevesinde kullanıcı verilerinin Çin’deki sunucularda tutulduğu belirtiliyor. Çin yasaları, teknoloji şirketlerinin devletle iş birliği yapmasını zorunlu kılıyor. Bu da kullanıcı verilerinin Çin hükümetine erişilebilir hâle gelmesi anlamına geliyor. Ayrıca, uygulamanın bazı konularda sansür uyguladığına dair çeşitli örneklerin daha önce kamuoyuna yansıdığı biliniyor.
DeepSeek, Microsoft Mağazasında da Yer Almıyor
Microsoft’un aldığı karar yalnızca çalışanların uygulamayı kullanmasını yasaklamakla sınırlı değil. DeepSeek, Microsoft’un uygulama mağazasında da yer almıyor. Şirket, aynı gerekçelerle uygulamayı mağazasına eklememe kararı aldığını belirtti. Bu durum, teknoloji devinin konuyu ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor.
Gizlilik ve ifade özgürlüğü konusunda hassasiyet taşıyan pek çok organizasyon gibi Microsoft da kullanıcıların verilerinin kontrolsüz şekilde paylaşılmasına karşı duruyor. Bu yaklaşım, şirketin genel veri politikalarıyla da örtüşüyor.
Azure’da DeepSeek R1 Modeli Kullanılabiliyor
Öte yandan Microsoft, DeepSeek’in R1 adlı açık kaynaklı modelini Azure üzerinden kullanıcılarına sunuyor. Ancak bu model, DeepSeek uygulamasından bağımsız bir araç olarak değerlendiriliyor. Brad Smith, R1 modelinin platformda yer almasının nedenini ise şöyle açıklıyor: “R1, uygulamadan tamamen farklı. Detaylı güvenlik değerlendirmeleri yapıldı ve potansiyel riskler giderildikten sonra hizmete açıldı.”
Smith, bu güvenlik önlemlerinin nasıl uygulandığına dair detay vermese de, şirketin yalnızca güvenlikten emin olduğu teknolojilere platformunda yer verdiğini belirtiyor. Bu sayede hem kullanıcıların korunması hem de şirket politikalarının sürdürülmesi hedefleniyor.
Kurumsal Güvenlik Yaklaşımı Giderek Yaygınlaşıyor
Microsoft’un DeepSeek’i yasaklama kararı, günümüzde küresel çapta faaliyet gösteren büyük teknoloji şirketlerinin benimsediği güvenlik merkezli stratejilerin somut bir örneği olarak öne çıkıyor. Dijital ortamda veri ihlallerinin ve içerik manipülasyonlarının artması, firmaları daha temkinli ve önleyici politikalar geliştirmeye yöneltiyor. Bu bağlamda Microsoft’un attığı adım, sadece bir şirket politikası değil, aynı zamanda sektör genelinde yükselen dijital farkındalığın bir yansıması olarak görülüyor. Özellikle yapay zekâ ve veri işleme alanlarında faaliyet gösteren kuruluşlar, hizmet sağlayıcılarının veri politikalarını yakından inceleyerek iş birliklerini şekillendiriyor.
Her ne kadar DeepSeek, yapay zekâ alanında sunduğu yenilikçi çözümler ve rekabetçi fiyat politikasıyla birçok kullanıcının ilgisini çekse de, şirketin Çin merkezli oluşu ve veri işleme politikaları uluslararası arenada ciddi çekinceler yaratıyor. Özellikle büyük ölçekli firmalar, kullanıcı verilerinin hangi ülkelerde saklandığı, kimler tarafından erişilebileceği ve üretilen içeriklerin tarafsızlığı gibi konularda daha hassas davranmak zorunda kalıyor. Bu nedenle birçok kurum, teknolojik kapasite ne kadar gelişmiş olursa olsun, güvenlikten ödün vermemek adına DeepSeek gibi platformlara temkinli yaklaşmayı tercih ediyor. Microsoft’un aldığı bu karar da bu eğilimin güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor.