30 Days on Ship

Hayatta kalma oyunları son yıllarda büyük bir ilgi görüyor. Bu türde oyuncular yalnızca açlık ve susuzlukla değil, aynı zamanda psikolojik baskılar, çevresel tehlikeler ve beklenmedik olaylarla da mücadele ediyor. 30 Days on Ship, bu türe yeni bir bakış açısı sunuyor. Henüz geliştirme aşamasında olsa da, konsepti ve atmosferiyle dikkat çekiyor. Oyun, bir konteyner gemisinin enkazında geçiyor ve amacı, adından da anlaşılacağı üzere, 30 gün boyunca hayatta kalmak.



Fikir ve Atmosfer
Okyanusun ortasında bir gemi enkazında mahsur kalmak oldukça özgün bir fikir. Çoğu hayatta kalma oyununda ya ormanlarda ya da adalarda zaman geçiriyoruz. Burada ise oyuncu, devasa bir konteyner gemisinin kırık güvertelerinde ve çevresinde yaşam mücadelesi veriyor. Bu tercih, oyuna farklı bir kimlik kazandırıyor. Okyanus, hem görsel olarak etkileyici manzaralar sunuyor hem de köpekbalıkları, fırtınalar ve korsan tehditiyle sürekli bir gerilim yaratıyor.

Oynanışın Temeli​

Oyun birinci şahıs bakış açısıyla oynanıyor ve öncelikli hedef, enkazdaki kullanılabilir eşyaları keşfetmek. Bazı konteynerler kilitli, açmak için özel aletlere ihtiyaç duyuluyor. Basit bir keski veya levye bulmak bile ilerlemeyi kolaylaştırıyor. Oyuncu ilerledikçe farklı araçlar kullanabiliyor:

• Bisiklet veya ATV ile güvertede hızlı hareket etme,
• Dalış ekipmanları ile gemi enkazının altını keşfetme,
• Drone kullanarak çevreyi gözlemleme.

Bu araçlar, yalnızca yiyecek toplama değil, aynı zamanda keşif ve strateji yapma imkânı da sunuyor.

Hayatta Kalma Unsurları​

Karakterin açlık, susuzluk ve dayanıklılık durumlarını sürekli takip etmek gerekiyor. Deniz ortasında kaynaklar sınırlı olduğundan, balık tutmak, konteynerlerdeki yiyecekleri değerlendirmek ve kaynakları dengeli kullanmak önemli. Buradaki temel zorluk, dengeli bir yönetim sağlamak: Fazla hızlı tüketirsen yiyecekler tükenir, fazla tutarsan karakter güçsüzleşir.

Oyunda ayrıca zihinsel sağlık mekanizması bulunuyor. Tek başına kalmak ve sürekli aynı ortamda bulunmak psikolojik baskı yaratıyor. Bu durum, oyunu yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal hayatta kalma deneyimine de dönüştürüyor.

İnşa ve Geliştirme​

Enkazda uzun süre yaşamak için barınak kurmak şart. Oyuncu basit bir kulübeyle başlayıp zamanla daha gelişmiş yaşam alanları oluşturabiliyor. Elektrik jeneratörleri, aydınlatmalar ve buzdolabı gibi ekipmanlar inşa edilebiliyor. Bu yönüyle oyun, Raft veya Stranded Deep deneyimlerini hatırlatıyor. Ancak gemi enkazı sabit bir alan olduğu için keşif alanı sınırlı, bu da oynanışı daha odaklı ve yoğun hale getiriyor.

Tehditler​

Oyun yalnızca açlık ve susuzlukla mücadele değil. Denizden gelen köpekbalıkları, kuşlar veya sürüngen benzeri canlılar ve korsanlar da tehlike oluşturuyor. Sopa, mızrak veya ateşli silahlarla kendini savunmak gerekiyor. İlk günlerde güçlü silahlar elde etmek zorlu olabilir, bu da oyuncuyu keşif yapmaya teşvik ediyor.

Teknik Durum ve Geliştirme Aşaması​

30 Days on Ship hâlâ geliştirme aşamasında ve Steam’de “yakında” etiketiyle yer alıyor. Demo sürümünü deneyen oyuncular bazı teknik sorunlar bildiriyor: merdivenlere tırmanma hataları, sık yemek yeme zorunluluğu ve tekrar eden görevler. Geliştirici ekip topluluk geri bildirimlerini dikkate alıyor ve performans iyileştirmeleri ile yeni eğitim bölümleri eklemeyi planlıyor. Bu sayede oyun, çıkışa kadar ciddi bir şekilde gelişebilir.

Sonuç​

30 Days on Ship, kağıt üzerinde güçlü bir hayatta kalma konsepti sunuyor: Okyanusun ortasında, sınırlı kaynaklarla 30 gün boyunca yaşamak. Gemi enkazı atmosferi, türdeki diğer oyunlardan farklı bir deneyim vadediyor. Henüz erken aşamada olduğu için teknik sorunlar ve içerik eksiklikleri mevcut olsa da, geliştirici ekip vaat edilen iyileştirmeleri hayata geçirirse oyun, hayatta kalma tutkunları için uzun soluklu ve keyifli bir deneyim haline gelebilir.

Farklı bir sahne arayan oyuncular için “okyanusun ortasında geçen 30 gün” fikri oldukça cazip ve keşfetmeye değer.